Rus Escort

PLATİN ÜYELER

VIP ÜYELER

GOLD ÜYELER


Rus Escort


İstanbul’un mart akşamları, her zaman bir gizem taşırdı. Boğaz’ın serin rüzgârı, Taksim’in kalabalık sokaklarına karışıyor, Galata’nın taş binaları gecenin ışıklarıyla parlıyordu. Rus Escort Natasha, 29 yaşında, Rusya’dan İstanbul’a dört yıl önce gelmiş bir kadındı. Sarı saçları, mavi gözleri ve uzun, zarif bacaklarıyla, bu şehirde dikkat çekmemesi imkânsızdı. Moskova’da geçen zorlu yılların ardından, İstanbul ona hem bir sığınak hem de bir sahne sunmuştu. Natasha, gündüzleri turist gibi sokakları arşınlıyor, geceleri ise “Rus escort” kimliğiyle bu büyüleyici şehirde arzulara yön veriyordu.
O akşam, İstanul Rus Escort Natasha’nın telefonu çaldığında, aynanın karşısında makyajını tamamlıyordu. Siyah dantel bir elbise giymiş, dudaklarına kırmızı ruju sürmüştü. Arayan, düzenli müşterilerinden biri olan Mert’ti. Mert, 35 yaşında, İstanbul’un finans dünyasında tanınan, yakışıklı ama mesafeli bir adamdı. “Natasha, bu akşam müsait misin?” diye sordu, sesinde her zamanki kendinden emin ton vardı. “Tabii ki, nerede buluşuyoruz?” diye cevap verdi Natasha, aksanlı Türkçesiyle. Mert, Beşiktaş’taki lüks bir otelde yer ayırttığını söyledi. Natasha, çantasına birkaç eşya koydu, topuklu ayakkabılarını giydi ve evden çıktı.
Beyoğlu’nun dar sokaklarında taksiye bindiğinde, İstanbul’un gece manzarası ona eşlik ediyordu. Tramvayların çan sesleri, sokak satıcılarının bağırışları, Boğaz’dan gelen martı çığlıkları… Bu şehir, Natasha’nın ruhuna işlemişti. Rusya’daki soğuk ve gri günlerden sonra, İstanbul’un kaosu ona hayat veriyordu. Taksiden inip otele vardığında, Mert lobide onu bekliyordu. Üzerinde koyu mavi bir takım elbise, elinde bir kadeh viski vardı. Natasha’yı görünce hafifçe gülümsedi. “Her zamanki gibi harikasın,” dedi. Natasha, göz kırparak, “Sen de fena değilsin,” diye karşılık verdi.
Asansörde, Mert’in eli Natasha’nın beline kaydı. O an, aralarındaki elektrik hissedilir bir hale geldi. Odaya girdiklerinde, Mert kapıyı kapatır kapatmaz Natasha’yı kendine çekti. Dudakları buluştu; öpücük, önce nazik, sonra vahşi bir tutkuya dönüştü. Natasha, Mert’in ceketini çıkarırken, onun güçlü kollarını ve göğsünü hissetti. Mert, Natasha’nın elbisesinin fermuarını yavaşça indirdi, dantel kumaş yere düşerken Natasha’nın beyaz teni odanın loş ışığında parladı.
Mert, Natasha’yı yatağa yatırdı ve boynundan başlayarak öpücüklerle aşağı indi. Natasha’nın nefesi hızlandı, teninde Mert’in sıcaklığını hissettikçe kendini ona bırakıyordu. Mert’in elleri, Natasha’nın belinde, kalçalarında geziniyor, her dokunuşuyla onu daha da çıldırıyordu. Natasha, Mert’in gömleğini yırtarcasına çıkardı, onun kaslı bedenine hayranlıkla baktı. Parmakları, Mert’in göğsünde dolaşırken, dudakları tekrar buluştu. Tutku, odanın her köşesine yayılmıştı; bedenleri birbirine kenetlenmiş, zaman kavramı kaybolmuştu.
Natasha, Mert’in boynunu öperken fısıldadı: “Beni çıldırıyorsun.” Mert, gülümseyerek, “Sen zaten bir yangınsın,” diye cevap verdi. Natasha’yı sırtüstü çevirdi, ellerini onun saçlarında gezdirirken, bedenleri ritmik bir dansa başladı. Natasha’nın inlemeleri, Mert’in nefesiyle karışıyor, İstanbul’un gece sessizliğinde bir melodi oluşturuyordu. Saatler geçti; ter, tutku ve arzuyla dolu anlar, ikisini de başka bir dünyaya götürmüştü.
Sabahın ilk ışıkları odaya sızdığında, Natasha ve Mert yorgun ama huzurlu bir şekilde yatakta uzanıyordu. Natasha, Mert’in göğsüne başını yaslamış, onun kalp atışlarını dinliyordu. “Bu şehirde senin gibisini bulmak zor,” dedi Mert, saçlarını okşayarak. Natasha, gülümseyerek, “İstanbul’da her şey mümkün,” diye cevap verdi. Bir süre sessizce yattılar, Boğaz’dan gelen gemi sesleri odayı doldurdu.
Natasha, kalkıp kıyafetlerini giyerken, Mert onu izliyordu. “Yine görüşeceğiz, değil mi?” diye sordu Mert. Natasha, aynada kendine bakarken, “Belki,” dedi, gizemli bir gülümsemeyle. Çantasını aldı, Mert’e son bir öpücük bıraktı ve odadan çıktı. Otelden çıkıp Beşiktaş’ın sokaklarına adım attığında, sabahın serin havası yüzüne çarptı. İstanbul, bir kez daha ona kucak açmıştı.
Eve dönerken, Natasha’nın aklında Mert’le geçirdiği gece vardı. Ama bu, onun hayatının sadece bir parçasıydı. İstanbul’da geçirdiği四年の中で、さまざまな男性lerle tanışmış, her biriyle farklı bir hikaye yaşamıştı. Kimi zaman tutku, kimi zaman yalnızlık, kimi zaman ise sadece bir anlık kaçıştı bu buluşmalar. Natasha, bu şehre geldiğinde kendini yeniden inşa etmişti; Rusya’daki Natasha geride kalmış, İstanbul’un Natasha’sı doğmuştu.
O gün, evine vardığında, camdan Boğaz’a baktı. Mavi sular, martılar ve uzakta görünen köprü… İstanbul, onun hem evi hem de sahnesiydi. Telefonuna bir mesaj geldi; başka bir müşteri, başka bir gece. Natasha, aynaya baktı, saçlarını düzeltti ve gülümsedi. Bu şehirde, her gece yeni bir hikaye yazıyordu. Ve o, bu hikayelerin başrolündeydi.